9 Şubat 2012 Perşembe

Eric Cantona'yı Ararken Kaybolmak !


Ken Loach, yine bizlere kollektif hareketin sanattaki yansımasını sergiliyor. “Land and Freedom” dan sonra bir başka eseri olan”Looking for Eric” söz edilen bu kusursuz yapıt .Steve Evets ve Eric Cantona paylaşıyor filmin başrollerini.



Eric Cantona kendisini oynuyor filmde. Aforizmalarını düşürmüyor dilinden ve izleyiciyi fazlasıyla etkileyen Fransızcası ile İngilizce konuşurken ki Fransız aksanıyla. Steve Evets ise film de Eric Bishop adlı karaktere bürünüyor. Karakter, Cantona’nın sahadaki halinin tam tersi olarak sergileniyor. Yani Cantona ne kadar vahşi, yırtıcı, karşı konulmaz ve asi ise Eric Bishop karakteri de bir o kadar naif ve sakin bir görüntü çiziyor.

Fanatik bir Manchester United taraftarı olan Eric Bishop, halüsinasyonlar ve içtiği ot sayesinde her gece odasında “kral Cantona”yı ağırlıyor. Bu sahnelerde iliklerimize kadar işlenen bir mesaj var aslında. Futbol fena halde şizofreni içerir. Hangimiz sokakta futbol oynarken, top ayağımızdayken bir efsanenin adıyla şizofrenik oyunlar oynamamışızdır ki. İşte Eric Bishop da bu masalı kendi dünyasında yaşıyor.



İki kadın tarafından terkedilmiş ve iki eşinden olan iki ayrı oğluyla aynı evde yaşayan Eric Bishop, sorunlarına çare bulmakta büyük sıkıtılar yaşıyor. Ancak odasındaki, belki de beyninin her bir hücresini ele geçiren Cantona bir nevi onun İsa’sı oluyor. Eric Bishop’un sorunlarını ortadan kaldırmasında, çocukları ve eski eşiyle yaşadığı sıkıntıları atlatmasında Cantona’nın ilahi varlığı ve gücü yardımcı oluyor.



Futbol ve hayat ilişkisinin fazlaca iç içe olduğu, ve bittiğinde keşke baştan hiç izlememiş gibi izlemeye başlasam denilen ender filmlerden “Looking for Eric”. Bazen kendinizi br futbolcunun yerine koyarak, zorluklara gelişine bir dömivoleyle karşılık verebiliyorsunuz. Bazen ayağımıza gelen fırsatları adeta yağmurlu bir havada ayağımızın altından kaçan top gibi kaçırabiliyoruz. Ancak tüm bunlar için söylenecek tek bir şey var. O da bir başka futbol-yaşam ilişkisi kuran “Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” adlı filmden geliyor.

- Hayat fena halde futbola benzer...


8 Şubat 2012 Çarşamba

Sürgün !




     Bir çok ülkeden bir çok yıldız Afrika Kupasına gitti. Fildişi Sahilleri ve Zambiya şampiyon olmak için finalde birbirlerini "yiyecekler". Manchester City, Arsenal ve Chelsea kulüpler ise orada kimin şampiyon olacağını umursamıyor bile. Akılları fikirleri oyuncularının sağ salim dönmesinde. E tabi o kadar para veriliyor bu "yıldızlara", Afrika ellerinde hiç olmalarını kim ister. Kupa için söylenecek bir söz varsa o da Hokkabaz filmindeki Sait Tünaydın rolündeki Mazhar Alanson'dan geliyor:

    - "Kime yararı var ?"

13 Ocak 2012 Cuma

Futbolun İki Tanrısı



   Türk futbolunun iki ustadı Lefter Küçükandonyanis ve Metin Oktay.Tartaros'u geçip Hades'te buluştu Lefter, Taçsız Kral ile.Sonsuzlar...

10'lar Aslında Çok Farklı

   Felipe Melo: "10 numaralı formayla oynamak beni daha iyi bir futbolcu yaptı. Bazen Ronaldinho stili bakmadan paslar veriyorum"



   İtalya'da oynadığı 2009 yılında, o dönemde İnter'de forma giyen Querasma'nın önünde yılın bidonu olmuştu. Galatasaray'daki formu parmak ısırtıyor, diyecek yok. Ancak özellikle Galatasaray forması giyiyorsanız 10 numaralı forma hakkında rahat rahat konuşamazsınız. Nedenini söylemeye bile gerek yok...